6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu Ve İlgili Bazı Kanunlarda Değişiklik Teklifi Hakkında

3 Mayıs 2024 tarihinde TBMM’ne sunulan Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Türk Ticaret Kanunu yanında…

3 Mayıs 2024 tarihinde TBMM’ne sunulan Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Türk Ticaret Kanunu yanında,

  • 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu
  • 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun
  • 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu
  • 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu
  • 5957 sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
  • 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun
  • 6585 Sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
  • 7223 Sayılı Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanun

içerisinde çeşitli değişiklikler yapıldığı görülmektedir. Değişikliklere ilişkin genel amacın,

Ülkemiz, sahip olduğu stratejik konum ve dinamik ekonomisi ile uluslararası arenada aktif bir ticaret merkezîdir. Küresel ekonomi ile ticaret uygulamalarının hızla dönüştüğü̈ bir dünyada ticaret politikalarının uygulanmasına yönelik tedbirlerin alınması ülkemizin ekonomik büyümesine önemli katkılar sağlayacaktır. Bu bağlamda Kanun Teklifiyle, ticari hayatta yaşanan gelişmelere uygun olarak muhtelif konulara ilişkin ihtiyaç duyulan kanuni düzenlemelerin hayata geçirilmesi hedeflenmektedir.

şeklinde belirtildiği görülmektedir. İşbu bu bilgi notu, söz konusu değişiklikleri, teklif metninde yer alan sıraya göre mevcut hüküm, düzenleme yapılan hüküm ve madde gerekçesi ile birlikte okuyucunun dikkatine sunmaktadır. Söz konusu değişikliklere ilişkin teklifin 1’inci maddesinin 26/4/2024 tarihinde, diğer hükümler ise yayımlanma tarihinde uygulanmaya başlayacağı öngörülmektedir.

  1. 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nda Yapılan Değişiklikler

1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nda yapılan düzenleme ile Kooperatif Bilgi Sistemine kaydı gerçekleştirilemeyen ortaklara yönelik veri eksikliklerinin giderilmesi ve geçiş sürecinin sağlıklı bir şekilde tamamlanmasını teminen süre uzatımı yapılmaktadır.

Madde Mevcut hüküm Yeni hüküm Gerekçe
Madde 1 Geçici Madde 8-

“Kooperatif ve üst kuruluşları yönetim kurulu üyeleri, kooperatifin; ticaret sicili kayıtlarını, finansal tablolarını, yönetim kurulu yıllık faaliyet raporlarını, genel kurul toplantı evrakını, ortaklarının kimlik, iletişim, pay ve ödemelerine ilişkin bilgilerini KOOPBİS’in kurulmasını müteakip bir yıl içinde KOOPBİS’e aktarmakla yükümlüdür. Bu süre Ticaret Bakanlığınca altı aya kadar uzatılabilir…”

 

 

 

Geçici Madde 8-

“Kooperatif ve üst kuruluşları yönetim kurulu üyeleri, kooperatifin; ticaret sicili kayıtlarını, finansal tablolarını, yönetim kurulu yıllık faaliyet raporlarını, genel kurul toplantı evrakını, ortaklarının kimlik, iletişim, pay ve ödemelerine ilişkin bilgilerini KOOPBİS’in kurulmasını müteakip bir yıl içinde KOOPBİS’e aktarmakla yükümlüdür. Bu süre Ticaret Bakanlığınca altı aya kadar uzatılabilir. Buna rağmen geçiş sürecinin tamamlanamadığının tespit edilmesi halinde Ticaret Bakanlığınca birer yıl olmak üzere iki defa daha süre uzatımı yapılabilir. Bu süre sona erinceye kadar kooperatif ve üst kuruluşlarının yönetim kurulu üyeleri ve memurları hakkında, bu Kanunun 24’üncü ve ek 5’inci maddelerinde yer alan KOOPBİS yükümlülüğüne aykırı davranmaları nedeniyle Kanunun ek 2’nci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (4) numaralı bentlerinde yer alan hükümler uygulanmaz…”

1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu Geçici Madde 8’de yapılan değişiklik ile Kooperatif pay defterlerinde faal ortak olarak yer alan fakat Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası bilgileri bulunmaması nedeniyle Kooperatif Bilgi Sistemine kaydı gerçekleştirilemeyen ortaklara yönelik veri eksikliklerinin tamamlanması, Kooperatif ve Üst Kuruluşlarına yönelik olarak yürütülen bilgilendirme ve sistem kullanımı eğitimi çalışmalarının ülke sathında tamamlanarak Kooperatif Bilgi Sisteminin kooperatifler, ilgili Bakanlıklar ve taşra teşkilatlarınca etkin kullanılması ve adli ve idari para cezalarının uygulanmasına yönelik geçiş sürecinde oluşan tereddütlerin giderilmesi amaçlanmıştır.

 

Madde 2 Geçici Madde 9/I-

“Kooperatifler ve üst kuruluşları, anasözleşmelerini en geç üç yıl içinde bu Kanun hükümlerine intibak ettirmek zorundadır. Anasözleşmelerini intibak ettirmeyen kooperatif ve üst kuruluşları dağılmış sayılır. Kanunen tasfiye ile görevlendirilmiş kimseler tarafından dağılmadan başlayarak iki ay içinde tasfiye işlemlerine geçilmemesi halinde, kooperatif ve üst kuruluşun ortakları ya da alacaklıları tarafından mahkemeden iki yıl içinde tasfiye memuru atanması istenebilir.”

Geçici Madde 9/I-

“Kooperatifler ve üst kuruluşları, anasözleşmelerini en geç beş yıl içinde bu Kanun hükümlerine intibak ettirmek zorundadır. Anasözleşmelerini intibak ettirmeyen kooperatif ve üst kuruluşları dağılmış sayılır. Kanunen tasfiye ile görevlendirilmiş kimseler tarafından dağılmadan başlayarak iki ay içinde tasfiye işlemlerine geçilmemesi halinde, kooperatif ve üst kuruluşun ortakları ya da alacaklıları tarafından mahkemeden iki yıl içinde tasfiye memuru atanması istenebilir.”

Ülkemizde faal durumda olan yaklaşık 35.000 kooperatifin yaklaşık yüzde onu kooperatif intibak işlemlerini tamamlamış olup yaklaşık yüzde on beşi ise intibak işlemlerine devam etmektedir. 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu Geçici Madde 9/I’de yapılan değişiklik ile Kooperatifçilik sektöründeki bu gecikmenin ticari hayatı etkileyecek olumsuzluklara yol açmamasını teminen maddeyle intibak süresinde değişiklik yapılarak anasözleşmelerini değiştirmeleri için öngörülen süreye 2 yıl daha ilave edilmektedir.

 

  1. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunu’nda Yapılan Değişiklikler

4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda yapılan düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin 9/11/2022 tarihli ve E:2020/67, K:2022/139 sayılı kararının gereği yerine getirilerek, kadro ihdas ve iptal yetkisi bakımından oluşan hukuki ve fiili imkânsızlığın giderilmesi ve Rekabet Kurulunun kadro, unvan ve derece değiştirme yetkisinin açıklığa kavuşturulması amaçlanmaktadır. Yine Teklifle, 4054 sayılı Kanunda öngörülen henüz bir ihlal isnadının bulunmadığı soruşturma bildiriminin tebliği aşamasında tarafların savunma verme yükümlülüğü kaldırılmakta ve soruşturmanın daha hızlı ve etkin bir biçimde yürütülmesini teminen soruşturmayı yürütmekle görevlendirilenlerin soruşturma raporundaki görüşlerinde bir değişiklik olması halinde ek görüş verecekleri düzenlenmektedir.

Madde Mevcut hüküm Yeni Hüküm Gerekçe
Madde 3 Madde 34/III-

“Ekli (I) sayılı Cetveldeki toplam kadro sayısını geçmemek ve mevcut kadro unvanları veya 10/7/2018 tarihli ve 2 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi eki cetvellerde yer alan kadro unvanları ile sınırlı olmak kaydıyla hizmet sınıfı, kadro, unvan ve derecelerin değiştirilmesi ile bu kadroların kullanılmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Kurul yetkilidir.”

Madde 34/III-

“Bu Kanunun ekinde yer alan (I) sayılı cetveldeki toplam kadro sayısı geçilmemek ve anılan cetvelde yer alan kadro unvanları ile kadro ve pozisyonlara ilişkin mevzuatın eki cetvellerde yer alan kadro unvanlarıyla sınırlı olmak kaydıyla dolu kadrolarda derece değişikliği ile boş kadrolarda sınıf, unvan ve derece değişiklikleri Kurul kararıyla yapılır.

Anayasa Mahkemesinin 9/11/2022 tarihli ve E:2020/67, K:2022/139 sayılı karar ile 4054 sayılı Kanunun 34 üncü maddesinin “Ekli (I) sayılı Cetveldeki toplam kadro sayısını geçmemek ve mevcut kadro unvanları veya 10/7/2018 tarihli ve 2 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi eki cetvellerde yer alan kadro unvanları ile sınırlı olmak kaydıyla hizmet sınıfı, kadro, unvan ve derecelerin değiştirilmesi ile bu kadroların kullanılmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Kurul yetkilidir.” şeklindeki üçüncü fıkrası Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiştir. İptal hükmü doğrultusunda, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (III) sayılı Cetvelde yer alan diğer düzenleyici ve denetleyici kurumların kuruluş kanunlarında yer alan düzenlemelerle uyumlu olarak, Kurumun personel kadro unvanları, kadro dereceleri ile sayılarına ilişkin temel kurallar maddeyle açık olarak düzenlenmektedir.
Madde 4 Madde 43/II-

“Kurul, başlattığı soruşturmaları, soruşturmaya başlanması kararının verildiği tarihten itibaren 15 gün içinde ilgili taraflara bildirir ve tarafların ilk yazılı savunmalarını 30 gün içinde göndermelerini ister. Taraflara tanınan ilk yazılı cevap süresinin başlayabilmesi için Kurulun bu bildirim yazısı ile iddiaların türü ve niteliği hakkında yeterli bilgiyi ilgili taraflara göndermesi gerekir.”

Madde 43/II-

“Kurul, başlattığı soruşturmaları soruşturmaya başlanması kararının verildiği tarihten itibaren 15 gün içinde ilgili taraflara bildirir. Kurul, bu bildirim yazısı ile iddiaların türü ve niteliği hakkında yeterli bilgiyi ilgili taraflara gönderir.”

Kurulun soruşturma yapılmasına ilişkin karan üzerine ilgili taraflara 15 gün içinde bildirimde bulunulmaktadır. Soruşturma bildirimi, 4054 sayılı Kanunun ilgili maddelerinin ihlal edilip edilmediğinin tespitine yönelik olarak aynı Kanunun 41 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca soruşturma açılmasına karar verildiği hususunu ve söz konusu soruşturmanın dosya numarası bilgisini, ilgili taraf hakkında açılan soruşturmaya dayanak oluşturan bulgu ve değerlendirmeler ile bu bildirim üzerine ilgili taraftan bildirim ve bildirimin ekinde yer verilen bulgu, iddia ve değerlendirmeler hakkında yapacağı ilk yazılı savunmasının 30 gün içinde gönderilmesi talebini içermektedir. Ancak, bu aşamada soruşturmanın açılmasına neden olan bir şüphe söz konusu olmakta, ilgili tarafa rekabet ihlali isnadı yapılmamaktadır. Diğer taraftan, 4054 sayılı Kanunda rekabeti bozucu davranışlar hakkında yapılacak soruşturmaların usulü düzenlenmiş, aynı Kanunun 43’üncü maddesinde; soruşturma açılmasına karar verilmesi üzerine taraflara soruşturma açıldığı hususunun bildirilmesi ve bu bildirime ilişkin ilgililerin savunmasının alınması zorunluluğu getirilmiştir. Savunma hakkının etkin bir biçimde kullanılabilmesi için isnadın ve isnada dayanak oluşturan delillerin bilinmesi önem arz etmektedir. Maddede yapılan değişiklikle Kurulun haklarında soruşturma açılmasına karar verdiği teşebbüslere, bu durumu 15 gün içinde bildireceği fakat soruşturma konusu iddialara ilişkin henüz bir ihlal isnadının söz konusu olmadığı ve soruşturma raporunun tekemmül etmediği soruşturma bildiriminin tebliği aşamasında, teşebbüslerin yazılı savunma verme yükümlülüğü kaldırılmaktadır. Bu şekilde hem tarafların daha etkin savunma yapabilmesine olanak sağlanmakta hem de soruşturma süreçlerinin daha seri ilerlemesi amaçlanmaktadır.
Madde 5 Madde 45/II 

“Bu Kanunu ihlal ettiği belirlenenlere yazılı savunmalarını 30 gün içinde Kurula göndermeleri tebliğ edilir. Tarafların gönderecekleri savunmalarına karşı soruşturmayı yürütmekle görevlendirilenler 15 gün içinde ek yazılı görüş bildirir ve bu da tüm Kurul üyeleri ile ilgili taraflara bildirilir. Taraflar 30 gün içinde bu görüşe cevap verebilirler. Haklı gerekçeler sunulması halinde bu süreler bir kereye mahsus olmak üzere ve en çok bir katına kadar uzatılabilir.”

Madde 45/II –

“Taraflara, yazılı savunmalarım soruşturma raporunun tebliğinden itibaren 30 gün içinde Kurula göndermeleri tebliğ edilir. Haklı gerekçeler sunulması halinde bu süre bir kereye mahsus olmak üzere ve en çok bir katına kadar uzatılabilir. Soruşturmayı yürütmekle görevlendirilenler, gelen yazılı savunmalar sonucunda soruşturma raporundaki görüşlerinde bir değişiklik olması halinde 15 gün içinde yazılı görüşlerini tüm Kurul üyeleri ile ilgili taraflara bildirir. Taraflar 30 gün içinde bu görüşe cevap verebilirler.”

Soruşturma süreçlerinin daha etkin yürütülebilmesini teminen maddede yapılan değişiklikle tarafların soruşturma raporunun tebliği üzerine 30 gün içerisinde vermeleri gereken savunmaya ilişkin sürenin haklı gerekçeler sunulması halinde bir katına kadar uzatılabileceği, soruşturmayı yürütmekle görevlendirilenlerin anılan savunmaya ancak soruşturma raporundaki görüşlerinde bir değişiklik olması halinde yazılı görüş verebilecekleri düzenlenmektedir. Zira soruşturmayı yürütmekle görevlendirilenlerin soruşturma raporundaki görüşlerinde bir değişiklik olmamasına rağmen ek görüş vermeleri halinde soruşturma raporunda yer alan hususların tekrarına gidilmekte, yeni bir husus ortaya konulmadığı halde soruşturma süreci uzamaktadır.

 

  1. 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nda Yapılan Değişiklikler

5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 53 üncü maddesinde değişiklik yapılarak ürün ihtisas borsasındaki aracılık işlemleri 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunundaki hükümlere benzer yaklaşımla düzenlenmektedir. Bu kapsamda, borsada işlem yapacak aracılara ilişkin takas süreçlerinde riskin azaltılması ile yatırımcı güveninin pekiştirilmesi amacıyla teminat ve garanti fonu mekanizmaları oluşturulmaktadır.

Madde Mevcut hüküm Yeni Hüküm Gerekçe
Madde 6

 

Madde 53/VI-

“Ürün senetlerine ilişkin; alım satımın tescili, devir ile bedelinin ödenmesi, alıcı ve satıcı ile üçüncü şahısların haklarının korunması, yükümlülüklerinin yerine getirilmesi ve alım satıma ilişkin diğer hususlar, borsanın sorumluluğunda olup, bu işlemlerden dolayı doğan zararlar borsa tarafından tazmin edilir.”

Madde 53/VI-

“Ürün senetleri ve alivre sözleşmelere ilişkin işlemlerde; devir ile bedelin ödenmesi, alıcı ve satıcının diğer yükümlülüklerinin ürün ihtisas borsalarında alım satımına aracılık edenlerce veya takas ve saklama hizmeti aldıkları kuruluşlarca yerine getirilmesi, alım satımın tescili ve alım satıma ilişkin diğer hususlar bu Kanun ve ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak ürün ihtisas borsası tarafından yürütülür. Ürün ihtisas borsasının veya ürün ihtisas borsası tarafından takas merkezi olarak yetkilendirilen kuruluşun takas işlemlerinde mali sorumluluğu, tesis edecekleri limitler dâhilinde ve alınacak teminatlar ile garanti fonu varlıklarıyla sınırlıdır. Ürün ihtisas borsalarında gerçekleştirilen işlemlerden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmesini sağlamak ve zararların tazmini için alınacak teminatların ve oluşturulabilecek garanti fonunun kuruluşu, işletimi, kullanımı ve katılımcılarına ilişkin usul ve esaslar Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. Bu fıkrada düzenlenen teminatlar ve garanti fonundaki varlıklar tevdi amaçları dışında kullanılamaz, üçüncü kişilere devredilemez, kamu alacakları için olsa dahi haczedilemez, rehnedilemez, iflas masasına dâhil edilemez ve üzerlerine ihtiyati tedbir konulamaz.”

5174 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin altıncı fıkrasında yapılan değişiklikle, sermaye piyasası mevzuatına benzer yaklaşımla, ürün ihtisas borsalarında gerçekleştirilen işlemlerden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmesinin sağlanması ve oluşabilecek zararların tazmini amacıyla Bakanlık tarafından belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde ürün ihtisas borsaları veya ürün ihtisas borsaları tarafından takas merkezi olarak yetkilendirilen kuruluşça teminat alınabilmesi ve garanti fonu oluşturulabilmesine yönelik düzenleme yapılmaktadır. Borsanın veya borsa tarafından takas merkezi olarak belirlenecek kuruluşun borsada gerçekleştirilen işlemlerden dolayı mali sorumluluğu, tesis edilecek limitler dâhilinde ve alınacak teminatlar ile garanti fonu varlıklarıyla sınırlı olacaktır. Ayrıca, alınacak teminatların ve garanti fonundaki varlıkların amacı dışında kullanılmaması ve korunması kanunla güvence altına alınmaktadır.

 

53’üncü maddenin on üçüncü fıkrasında yapılan değişiklikle, aracıların vereceği hizmetler arasına müşteri hesaplarındaki nakit alacak bakiyelerinin nemalandırılması hususu dahil edilerek yatırımcıların aracılar nezdinde tutulacak varlıklarının daha etkin yönetilmesi amaçlanmaktadır

 

  Madde 53/XIII 

“Ürün senetleri ve alivre sözleşmelerin ürün ihtisas borsalarında alım satımına aracılık edilmesine, aracıların yetkilendirilmesi ile bu yetkinin askıya alınması ve iptaline, aracıların gözetim ve denetimine ve ürün senetleri ve alivre sözleşmeler üzerindeki aracılık hizmetlerine dair diğer işlemlere ilişkin usul ve esaslar Bakanlık ve Sermaye Piyasası Kurulunun birlikte çıkaracağı yönetmeliklerle düzenlenir.”

Madde 53/XIII 

“Ürün senetleri ve alivre sözleşmelerin ürün ihtisas borsalarında alım satımına aracılık edilmesine, aracıların yetkilendirilmesi ile bu yetkinin askıya alınması ve iptaline, aracıların gözetim ve denetimine ve ürün senetleri ve alivre sözleşmeler üzerindeki aracılık hizmetlerine dair diğer işlemlere, müşterinin verdiği yetkiye bağlı olarak müşteri hesaplarındaki nakit alacak bakiyelerinin nemalandırılmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlık ve Sermaye Piyasası Kurulunun birlikte çıkaracağı yönetmeliklerle düzenlenir.”

 
  1. 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu’nda Yapılan Değişiklikler

5300 sayılı Kanun ile yapılan değişiklerin temel gayesinin lisanslı depoculuk sistemine olan güvenin artırılması, sistemin gelişmesi, yaygınlaşması ile mudilerin hak ve menfaatlerinin korunması olduğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda,

  • Lisanslı depo işletmelerinin ve yetkili sınıflandırıcıların faaliyetleri kapsamında Kanunda öngörülen aykırılıklara yönelik caydırıcılık ve etkinliğin artırılmasını sağlamak üzere, bu aykırılıklar için öngörülen idari para cezası yaptırımlar güncellenmekte,
  • Lisanslı depoculuk faaliyetleri kapsamında lisanslı depo işletmelerinin ve yetkili sınıflandırıcıların uygulamalarında görülen durumlar ile şikâyet ve başvurular esas alınarak mevcut düzenlemelerde yer almayan aykırı eylemler tanımlanmakta,
  • Bu aykırılıkları İşleyenlere yönelik olarak idari para cezalarının uygulanması öngörülmektedir.
Madde Mevcut hüküm Yeni Hüküm Gerekçe
Madde 7 Madde 34/III (b) 

“Lisanslı depoculuk ücret tarifesinde belirlenenin üzerinde ücret talep ve tahsil eden, 35 inci madde hükmüne aykırı hareket eden, ürün senedinin ilgili yönetmeliğinde düzenlenen içerik, şekil ve muhafaza şartlarına uymayan lisanslı depo işletmesinin yönetici ve personeli ile diğer ilgililerine mahallî mülkî amir tarafından beşbin Türk Lirasından yirmibeşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.”

Madde 34/III (b) 

“Lisanslı depoculuk ücret tarifesinde belirlenenin üzerinde veya ücret tarifesinde yer almayan hizmetler için ücret talep ve tahsil eden ya da ürün teslimi sırasında mevzuata aykırı şekilde ürün miktarından kesinti yapan, 35 inci madde hükmüne aykırı hareket eden, ürün senedinin ilgili yönetmeliğinde düzenlenen içerik, şekil ve muhafaza şartlarına uymayan lisanslı depo işletmelerine iki yüz bin Türk Lirası’ndan bir milyon Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.”

5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanununda değişiklik yapılarak lisanslı depo işletmelerinin ve yetkili sınıflandırıcıların faaliyetleri kapsamında Kanunda öngörülen aykırılıklara yönelik caydırıcılık ve etkinliğin artırılmasını sağlamak üzere, bu aykırılıklar için öngörülen idari para cezası yaptırımlarının günümüz koşullarına göre ve fiilin içeriği esas alınarak güncellenmesi sağlanmakta ve lisanslı depoculuk faaliyetleri kapsamında lisanslı depo işletmelerinin ve yetkili sınıflandırıcıların uygulamalarında görülen durumlar ile şikâyet ve başvurular esas alınarak mevcut düzenlemelerde yer almayan aykırı eylemler tanımlanarak, bu aykırılıkları İşleyenlere yönelik olarak idari para cezalarının uygulanması öngörülmektedir. Böylelikle lisanslı depoculuk sistemine olan güvenin artırılması, sistemin gelişmesi, yaygınlaşması ile mudilerin hak ve menfaatlerinin korunması amaçlanmaktadır.
Madde 34/III (c) –

“17 nci maddenin birinci fıkrası, 21 inci maddenin birinci fıkrası, 27 nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendi ve son fıkrası, 32 nci madde hükümlerine aykırı hareket eden lisanslı depo yönetici ve personeline mahallî mülkî amir tarafından beşbin Türk Lirasından yirmibeşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.”

Madde 34/III (c) –

“17 nci maddenin birinci fıkrası, 21 inci maddenin birinci fıkrası, 27 nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendi ve son fıkrası, 32 nci madde hükümlerine aykırı hareket eden lisanslı depo işletmelerine iki yüz bin Türk Lirasından bir milyon Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.”

 
    “f) Analiz ve sınıflandırma işlemi yapılmadan ürünün depoya kabul edilmesi veya depodan çıkarılması, tartım makbuzunun ilgili yönetmelikte belirlenen şartları taşımaması, alet ve ekipmanların kalibrasyonunun ya da periyodik kontrollerinin yapılmadan kullanılması, muhafaza şartlarına uyulmaması nedeniyle ürünü temsil eden elektronik ürün senedinde belirtilen sınıf ve kalite ile depoda bulunan ürünlerin sınıf ve kalitesi arasında farklılık tespit edilmesi durumlarında bu fiilleri gerçekleştiren lisanslı depo işletmelerine her bir aykırılık için iki yüz bin Türk Lirası idari para cezası verilir. Bu aykırılıklar kapsamında verilecek olan idari para cezasının bir takvim yılına ilişkin toplam tutarı beşinci fıkra hükümleri saklı kalmak kaydıyla bir milyon Türk Lirasını aşamaz. “  
    “g)Şahit numune alınmaması, şahit numunenin ilgili yönetmelikte belirlenen süre boyunca saklanmaması, analiz ve sınıflandırma belgesinin ilgili yönetmelikte belirlenen şartları taşımaması, laboratuvarda yer alan alet ve ekipmanların kalibrasyonunun ya da periyodik kontrollerinin yapılmadan kullanılması, şahit numune ile bu numunenin temsil ettiği ürünün analiz ve sınıflandırma belgesinin farklı olması, analiz esnasında tutulan kayıtlardaki değerler ile analiz ve sınıflandırma belgesindeki değerlerin farklı olması durumlarında bu fiilleri gerçekleştiren yetkili sınıflandırıcılara her bir aykırılık için iki yüz bin Türk Lirası idari para cezası verilir. Bu aykırılıklar kapsamında verilen idari para cezasının bir takvim yılına ilişkin toplam tutarı beşinci fıkra hükümleri saklı kalmak kaydıyla bir milyon Türk lirasını aşamaz. “  
    “h) Yetkili sınıflandırıcılık ücret tarifesinde belirlenenin üzerinde veya ücret tarifesinde yer almayan hizmetler için ücret talep ve tahsil eden ya da 35 inci madde hükmüne aykırı hareket eden yetkili sınıflandırıcılara iki yüz bin Türk Lirasından bir milyon Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.”  
    “İdari para cezalarının verilmesini gerektiren aykırılığın bir takvim yılı içinde tekrarı hâlinde, her bir tekrar için bir önceki cezanın iki katı idari para cezası uygulanır.”  
    “Bu maddede öngörülen idari para cezalarım vermeye Bakanlık yetkilidir. Bu yetki, Bakanlığın ilgili genel müdürlüğüne devredilebilir.”  
  1. 5957 sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’da Yapılan Değişiklikler

5957 sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda yapılan değişiklikle kapalı Pazar yerlerindeki satış yerleri ve diğer yerlerin, pazarcılara yüksek fiyatlarla kiralanmasına neden olan sınırlı ayni hak yöntemi ile kiralama usulünün kaldırılarak, pazar yerlerinde bulunan satış yerlerinin yalnızca tahsis usulü ile kullandırılması, böylece pazarcıların maliyetlerinin azaltılmasının amaçlandığı görülmektedir.

Madde Mevcut hüküm Yeni Hüküm Gerekçe
Madde 8 Madde 7/II 

“Semt pazarında bulunan toplam satış yeri sayısının en az yüzde yirmisi özel satış yeri olarak üreticilere ayrılır. Ayrılan satış yerlerine üreticilerden yeteri kadar talep olmaması veya boşalan satış yerlerinin doldurulamaması hâlinde diğer talep sahiplerine de tahsis veya kiralama yapılabilir.”

Madde 7/II 

“Semt pazarında bulunan toplam satış yeri sayısının en az yüzde yirmisi özel satış yeri olarak üreticilere ayrılır. Ayrılan satış yerlerine üreticilerden yeteri kadar talep olmaması veya boşalan satış yerlerinin doldurulamaması hâlinde diğer talep sahiplerine de tahsis yapılabilir.”

5957 sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda yapılan değişiklikle kapalı Pazar yerlerindeki satış yerleri ve diğer yerlerin, pazarcılara yüksek fiyatlarla kiralanmasına neden olan sınırlı ayni hak yöntemi ile kiralama usulünün kaldırılarak, pazar yerlerinde bulunan satış yerlerinin yalnızca tahsis usulü ile kullandırılması, böylece pazarcıların maliyetlerinin azaltılması amaçlanmaktadır.
Madde 9 Madde 11/III 

“Pazar yerlerindeki satış yerleri tahsis yoluyla işletilir. Tahsis, satış yeri bulunmayanlara öncelik verilmek suretiyle belediye encümeni tarafından yapılır ve belediye meclisince her yıl belirlenecek tarifeye göre ücret tahsil edilir.  Kapalı pazar yerlerindeki satış yerleri ile diğer yerler, belirli süreli sınırlı ayni hak tesisi yöntemi kullanılarak kiralama yoluyla da işletilebilir. Sınırlı ayni hak tesisi yöntemi ile bir pazar yerinde aynı kişiye en fazla iki satış yeri verilebilir. Sınırlı ayni hak tesisi ile tahsis ve kiralama işlemine ilişkin diğer usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.”

Madde 11/III 

“Pazar yerlerindeki satış yerleri tahsis yoluyla işletilir. Tahsis, satış yeri bulunmayanlara öncelik verilmek suretiyle belediye encümeni tarafından yapılır ve belediye meclisince her yıl belirlenecek tarifeye göre ücret tahsil edilir.”

Kapalı pazar yerlerindeki satış yerlerinin sınırlı ayni hak yöntemi ile pazarcılık mesleğinden olmayan diğer kişilere verilmesi ve bu yerleri alan kişilerce de satış yerlerinin pazarcılara tekrar kiralanması ve bu kira bedellerinin yüksek olması, pazarcıların maliyetlerinin artmasına ve dolayısıyla bu maliyetlerin tüketiciye yansımasına neden olmaktadır. Ayrıca, bu yerlerin pazarcı mesleği dışındaki kişiler tarafından yatırım aracı olarak görülmesi, kapalı pazar yerlerindeki satış yerlerinin fiyatlarının yükselmesine yol açmakta ve pazarcılık mesleği ile iştigal edenlerin buralarda satış yeri almaları zorlaşmaktadır. Yapılan değişiklik ile bu sorunların ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır.

 

  Madde 11/VI (k)-

“Doğrudan veya dolaylı olarak aynı toptancı halinde birden fazla işyeri kiraladığı veya satın aldığı ya da aynı pazar yerinde ikiden fazla satış yeri tahsis edildiği veya kiralandığı anlaşılanların”

Madde 11/VI (k)-

Doğrudan veya dolaylı olarak aynı toptancı halinde birden fazla işyeri kiraladığı veya satın aldığı ya da aynı pazar yerinde ikiden fazla satış yeri tahsis edildiği anlaşılanların”

 
  Madde 11/VI (1)-

İşyerinin kiralanması veya satılmasında ya da satış yerinin kiralanması veya tahsisinde ilgili yönetmelikte belirlenen şartları taşımadıkları veya sonradan kaybettikleri anlaşılanların”

Madde 11/VI (1)-

İşyerinin kiralanması veya satılmasında ya da satış yerinin tahsisinde ilgili yönetmelikte belirlenen şartları taşımadıkları veya sonradan kaybettikleri anlaşılanların”

 
Madde 10 Geçici Madde 1-

“Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, semt pazarlarında boşalan satış yerleri 7 nci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen orana ulaşılana kadar üreticilere öncelik verilmek suretiyle tahsis edilir veya kiralanır.”

Geçici Madde 1-

“Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, semt pazarlarında boşalan satış yerleri 7 nci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen orana ulaşılana kadar üreticilere öncelik verilmek suretiyle tahsis edilir.”

Maddeyle, 5957 sayılı Kanunun 7 ve 11 inci maddelerinde yapılan değişikliğe uyum sağlanması amacıyla geçici 1 inci maddede değişiklik yapılmaktadır.

 

Madde 11   “Geçici Madde 2-

(1) 3/5/2024 tarihinden önce kapalı pazar yerlerinde tesis edilen sınırlı ayni haklar ve kiracılık hakları bu hakların kullanımı için öngörülen sürenin sonuna kadar geçerlidir.”

5957 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yapılan değişiklikle, pazar yerlerindeki satış yerlerinin kiralama usulüne son verildiğinden, sınırlı ayni hak sahipleri ile kiracılarının haklarının korunması amacıyla 3/5/2024 tarihinden önce mevcut kapalı pazar yerlerinde tesis edilen sınırlı ayni haklar ve kiracılık haklarının daha önce tesis edilen sınırlı ayni hak süresinin sonuna kadar geçerli olması sağlanmıştır.
  1. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda Yapılan Değişiklikler

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunda değişiklik yapılarak şirket işlemlerinde kolaylık sağlanması ve belirli konularda uygulamada yaşanan tereddütlerin giderilmesi amaçlandığı görülmektedir. Bu kapsamda;

  • Anonim şirketlerde yönetim kurulu başkan ve başkan vekilinin, yönetim kurulunun görev süresine uyumlu olarak seçilebilmesine imkân tanınması,
  • Şirketin üst düzey yöneticileri dışında kalan kişilerin atanma ve görevden alınmalarına dair yetkinin yönetim kurulunca devredilebilmesinin sağlanması ve
  • Yönetim kurulu üyelerinin çoğunluğu tarafından yönetim kurulu başkanına yapılan toplantı istemlerinde, yönetim kurulu başkanına yönetim kurulunu toplantıya çağırma yükümlülüğü getirilmesi düzenlenmektedir.

Ayrıca, 25/11/2023 tarihli ve 32380 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7887 sayılı Cumhurbaşkanı Karan uyarınca, anonim ve limited şirketlerin en az sermaye tutarları yükseltilmiştir. Yeni en az sermaye tutarları 1/1/2024 tarihinden sonra kurulan anonim ve limited şirketler bakımından uygulanmaktadır. Bu tarihten önce ticaret siciline tescil edilmiş olan ve sermayeleri yeni en az sermaye tutarının altında kalan şirketler bakımından 31/12/2026 tarihine kadar intibakın sağlanması ve intibakın sağlanmamasının sonuçları düzenleme altına alınmaktadır.

Madde Mevcut hüküm Yeni Hüküm Gerekçe
Madde 12 Madde 366/I-

Yönetim kurulu her yıl üyeleri arasından bir başkan ve bulunmadığı zamanlarda ona vekâlet etmek üzere, en az bir başkan vekili seçer…”

Madde 366/I-

Yönetim kurulu üyeleri arasından bir başkan ve bulunmadığı zamanlarda ona vekâlet etmek üzere, en az bir başkan vekili seçer…” 

Mevcut düzenleme uyarınca, yönetim kurulu üyeleri en çok üç yıl süreyle görev yapmak üzere seçilebilmekte iken yönetim kurulu başkan ve başkan vekilinin her yıl seçilmesi gerekmektedir. Bu durum anonim şirketlerde, yönetim kurulu Kanunda öngörülen azami süre olan üç yıl süre için seçilmiş olsa dahi her yıl yönetim organizasyonunu yeniden belirleme yükümlülüğü getirmekte ve yönetim kurulu başkan ve başkan vekilinin bir sonraki yıl seçilmediği durumlarda Kanunda yönetim kurulu başkan ve başkan vekiline atfedilen yetki ve görevlerin kim tarafından kullanılacağı hususlarında uygulamada tereddüt oluşturmaktadır. Maddede yapılan değişiklikle, yönetim kurulu başkan ve başkan vekilinin, yönetim kurulunun görev süresine uyumlu olarak seçilebilmesine imkân tanınmaktadır.
Madde 13 Madde 375/I (d)-

“Müdürlerin ve aynı işleve sahip kişiler ile imza yetkisini haiz bulunanların atanmaları ve görevden alınmaları.”

Madde 375/I (d)-

“Şube müdürleri hariç olmak üzere müdürlerin ve aynı işleve sahip kişilerin atanmaları ve görevden alınmaları.”

6102 sayılı Kanunun 375 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde müdürlerin ve aynı işleve sahip kişiler ile imza yetkisini haiz bulunanların tamamının atanmaları ve görevden alınmaları yönetim kurulunun devredilmez görev ve yetkileri arasında sayılmaktadır. Yönetim kurulu kararı ile yerine getirilmesi gereken bu işlemler, yetki devrine konu edilememektedir. Fıkranın anılan bendinde yer verilen “müdürler ile ayni işleve sahip kişiler” ifadesi ile aynı fıkranın (a) bendinde hüküm altına alınan “üst düzey yönetim”e ilişkin düzenleme yapılmasının amaçlandığı, üst düzeyde yönetimin genel işletme politikası başta olmak üzere yatırım, finansman, temettü gibi politikaların belirlenmesi, belirlenen politikalar çerçevesinde hedeflere ulaşılması için araçların seçilmesi, hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığının veya ulaşılıp ulaşılmayacağının belirlenmesi, finansal uygulamaların kontrolü ve stratejilerin tespiti olduğu, bunları gerçekleştirecek üst düzeyde yöneticinin de yönetim kurulu tarafından belirlenen stratejiyi, politikaları, makro planlan uygulayacak yönetim teşkilatının başındaki kişiler olduğu, ancak buna rağmen (d) bendinin lafzı dikkate alındığında şirketin tüm müdürlerinin ve imzaya yetkili olanların atanmaları ve görevden alınmalarının yönetim kurulunun devredilmez görev ve yetkileri arasında yer aldığı ve hükmün yorumunda uygulamada ihtilaflar yaşandığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte şirketlerin kurumsallaşması ve rekabet güçlerinin artırılması bakımından, şirket faaliyetlerinin şirket merkezi dışındaki yerlerde yürütülmesi adına şube açılması günümüz ticari hayatının gerekliliklerinden biri haline gelmiştir. Mevcut ve yeni açılacak şubelere ilişkin süreçlerin hızla tamamlanması da büyük önem arz etmektedir. Bu doğrultuda, şube ağı geniş olan ve temsile yetkili çalışan sayısı fazla olan şirketlerde görevli her düzeyde çalışanın atanma ve görevden alınmalarına ilişkin yetkinin yönetim kurulunca devredilememesinin iş süreçlerini zorlaştırdığı değerlendirilerek, şirket işlemlerinde kolaylık sağlanması adına şirketin üst düzey yöneticileri dışında kalan kişilerin atanma ve görevden alınmaları yönetim kurulunun devredilemez ve vazgeçilemez görev ve yetkileri arasından çıkarılması ve uygulamada yaşanan tereddütlerin giderilmesi amaçlanmaktadır.
Madde 14 Madde 392/VII 

“Her yönetim kurulu üyesi başkandan, yönetim kurulunu toplantıya çağırmasını yazılı olarak isteyebilir.”

Madde 392/VII 

“Her yönetim kurulu üyesi başkandan, yönetim kurulunu toplantıya çağırmasını yazılı olarak isteyebilir. İstemin uygun görülmesi halinde çağrı, yönetim kurulu başkanınca yapılır. Ancak yönetim kurulu üyelerinin çoğunluğunun yazılı istemi üzerine, yönetim kurulu başkanı yönetim kurulunu istemin kendisine ulaştığı tarihten itibaren en geç otuz gün içinde yapılacak şekilde toplantıya çağırmak zorundadır. Bu süre içinde yönetim kurulu toplantıya çağrılmadığı veya yönetim kurulu başkanı veya başkan vekiline ulaşılamadığı hallerde, çağrı doğrudan istem sahiplerince yapılabilir. Çağrı üzerine yapılacak toplantılarda toplantı ve karar nisapları hakkında 390’ncı maddenin birinci fıkrası uygulanır. Esas sözleşmede yönetim kurulunun toplantıya çağrılmasına ilişkin farklı bir usul belirlenebilir.”

6102 sayılı Kanunun 392’nci maddesinde yönetim kurulunu toplantıya çağırma yetkisi yalnızca yönetim kurulu başkanına ve Kanunun genel düzenlemeleri uyarınca yönetim kurulu başkanına ulaşılamadığı hallerde yönetim kurulu başkan vekiline bırakılmıştır. Ancak yönetim kurulu toplantısı yapılması ve müzakere ihtiyacının ortaya çıktığı bazı hallerde yönetim kurulu başkanı bu isteme sessiz kalabilmektedir. Bu durum şirketin idaresi yetki ve görevini yürüten yönetim kurulunun karar alma süreçlerini zora sokmakta ve yönetim kurulunun çoğunluğunun iradesinin uygulamaya yansımasına engel olmaktadır. Bu halde konu yargılama süreçleri neticesinde çözüme kavuşturulabiliyor olsa da bu durum şirketin karar alma süreçlerini uzatmakta ve yargının iş yükünü artırmaktadır. Yapılan değişiklikle, yönetim kurulu üyelerinin çoğunluğu tarafından yapılan toplantı istemlerinde, yönetim kurulu başkanına yönetim kurulunu toplantıya çağırma yükümlülüğü getirilmekte, yönetim kurulu başkanınca yönetim kurulunun yine de toplantıya çağırılmadığı veya başkana/başkanvekiline ulaşılamadığı hallerde istemin doğrudan çağrı sahiplerince yapılabilmesine imkân sağlanmaktadır. Böylelikle yönetim organında müzakere ortamının oluşmasına katkı sağlanması amaçlanmaktadır.
Madde 15 Geçici Madde 7/XV-

“Bu maddede düzenlenmeyen hususlarda ilgili kanun ve esas sözleşmelerde öngörülen usullere göre hareket edilir. Bu madde gereğince tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek malvarlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal eder. Hazine bu şirket ve kooperatiflerin borçlarından sorumlu tutulmaz. Tasfiye memurlarının sorumlulukları konusunda, özel kanunlardaki sorumluluğa ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun veya Kooperatifler Kanunu hükümleri uygulanır. Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak (…)105 mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.”

Geçici Madde 7/XV-

“Bu maddede düzenlenmeyen hususlarda ilgili kanun ve esas sözleşmelerde öngörülen usullere göre hareket edilir. Bu madde gereğince tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek malvarlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal eder. Hazine bu şirket ve kooperatiflerin borçlarından sorumlu tutulmaz. Tasfiye memurlarının sorumlulukları konusunda, özel kanunlardaki sorumluluğa ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun veya Kooperatifler Kanunu hükümleri uygulanır. Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak (…)105 mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir. Bu maddede öngörülen usule uygun olarak kaydı silinen şirket veya kooperatifin ihyasına ilişkin yapılacak yargılamada ilgili ticaret sicili müdürlüğü aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmolunamaz.”

Uygulamada, 6102 sayılı Kanunun geçici 7’nci maddesi uyarınca kaydı silinen şirket veya kooperatifler hakkında açılan ihya davalarında, yargılama sonucunda ihya karan ile birlikte davaya yasal hasım olarak iştiraki zorunlu olan ticaret sicili müdürlükleri aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilebilmektedir. Madde hükümlerini uygulamakla yükümlü olan ve madde uyarınca gerekli işlemleri yerine getiren ticaret sicili müdürlükleri aleyhine bu yönde hüküm tesis edilmesi uygun olmadığından, uygulamada yaşanan tereddüt ve mağduriyetleri ortadan kaldırmak adına ve yürürlüğünden sonra verilecek hükümlerde uygulanmak üzere on beşinci fıkraya son cümle eklenmektedir
Madde 16 “Geçici Madde 15-

(1) Sermayeleri en az sermaye tutarının altında olan anonim ve limited şirketler, 31/12/2026 tarihine kadar sermayelerini 332 ve 580 inci maddelerde öngörülen tutarlara yükseltirler, aksi halde infisah etmiş sayılırlar. Çıkarılmış sermayesi en az 250.000 Türk Lirası olan kayıtlı sermaye sistemini kabul etmiş bulunan halka açık olmayan anonim şirketler ise başlangıç sermayeleri ile çıkarılmış sermayelerini anılan tarihe kadar 500.000 Türk Lirasına yükseltmedikleri takdirde, bu sistemden çıkmış sayılırlar. (2) Sermayenin 332 ve 580 inci maddelerde öngörülen tutarlara yükseltilmesi için yapılacak genel kurullarda toplantı nisabı aranmaz, kararlar toplantıda mevcut oyların çoğunluğu ile alınır ve bu kararlar aleyhine imtiyaz kullanılmaz. (3) Ticaret Bakanlığı birinci fıkrada yazılı süreyi birer yıl olarak en çok iki defa uzatabilir.”

25/11/2023 tarihli ve 32380 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7887 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı uyarınca, 6102 sayılı Kanunun 332’nci maddesinin birinci fıkrasında anonim şirketler için 50.000 Türk Lirası olarak öngörülen en az esas sermaye tutarı 250.000 Türk Lirasına, kayıtlı sermaye sistemini kabul etmiş bulunan halka açık olmayan anonim şirketlerde 100.000 Türk Lirası olarak öngörülen en az başlangıç sermayesi tutarı 500.000 Türk Lirasına; Kanunun 580 inci maddesinin birinci fıkrasında limited şirketler için 10.000 Türk Lirası olarak öngörülen en az esas sermaye tutarı 50.000 Türk Lirasına yükseltilmiştir.

Yeni en az sermaye tutarları 1/1/2024 tarihinden sonra kurulan anonim ve limited şirketler bakımından uygulanmaktadır. Bu tarihten önce ticaret siciline tescil edilmiş olan ve sermayeleri yeni en az sermaye tutarının altında kalan şirketler bakımından sermaye intibakına yönelik düzenleme yapılması ihtiyacı hasıl olmuştur.

Birinci fıkra ile sermayeleri yeni en az sermaye tutarının altında kalan anonim ve limited şirketlerin, 31/12/2026 tarihine kadar yeni sermaye düzenine intibak sağlamaları gerekmektedir. Bu intibakı sağlamayan şirketler infisah etmiş sayılacak ve Kanunda öngörülen tasfiye sürecini başlatarak ticaret sicili kaydının terkinini sağlamaları gerekecektir.

İlaveten, kayıtlı sermaye sistemini kabul etmiş bulunan halka açık olmayan anonim şirketlerin birinci fıkrada belirtilen tarihe kadar başlangıç sermayeleri ile çıkarılmış sermayelerine ilişkin intibakı sağlamaları gerekecektir. Bununla birlikte, bu şirketlerde intibak hususunda belirsizliklerin ve mağduriyetlerin yaşanmaması için düzenlemede ilave bir tedbir öngörülmektedir. Örneğin, başlangıç sermayesi 300.000 Türk Lirası, çıkarılmış sermayesi ise 1.000.000 Türk Lirası olan kayıtlı sermaye sistemini benimsemiş olan bir şirket, başlangıç sermayesi 500.000 Türk Lirasından az olduğu için infisah durumuyla karşılaşmayacak, bu ve benzeri durumda bulunan şirketler intibakı sağlamadıkları takdirde çıkarılmış sermayeleri 250.000 Türk Lirası ve üzerinde olduğu müddetçe kayıtlı sermaye sisteminden çıkmış sayılacaktır. Çıkarılmış sermayenin, 250.000 Türk Lirasının altında olması halinde ise bu şirketler de infisah etmiş sayılacaktır.

İkinci fıkra ile anonim ve limited şirketlerin intibak sürecini daha hızlı ve kolay bir şekilde tamamlamalarına imkân sağlanmaktadır. Düzenlemeyle, anonim ve limited şirketlerin nisap engeliyle karşılaşmamaları ve imtiyazlı pay sahiplerinin Kanun hükmüne uyum sağlanması amacıyla yapılacak sermaye artırımını imtiyazlarını kullanarak engellememeleri amaçlanmıştır. Nisabın aranmadığı ve aleyhe imtiyazın kullanılmadığı kararların Kanunda öngörülen yeni sermaye tutarına intibak amacıyla alınacak kararla sınırlı olacaktır.

Üçüncü fıkra ile Ticaret Bakanlığına birinci fıkrada öngörülen üç yıllık süreyi birer yıl olarak en çok iki defa uzatma yetkisi verilmektedir.

  1. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu’nda Yapılan Değişiklikler

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda değişiklik yapılarak Anayasa Mahkemesinin 13/9/2023 tarihli ve E:2022/70, K:2023/152 sayılı kararı doğrultusunda Reklam Kurulu’nun içeriğin çıkarılması ve erişimin engellenmesi yetkisine ilişkin düzenleme yapılmakta, erişim engellenmesi kararı öncesi içeriğin çıkarılmasına yönelik bir bildirim usulü getirilmektedir.

Ayrıca satıştan kaçınılan mal veya hizmetlere ilişkin idari para cezaları artırılarak aykırı fiile caydırıcı bir yaptırım uygulanması hedeflenmekte; yaptırımın kabahatin haksızlık içeriği ve fiilin ağırlığı ile orantılı olmasının sağlanması amaçlanmaktadır.

Yine 6502 sayılı Kanunda yapılan düzenlemeyle, servis istasyonlarında tespit edilen eksiklik ve aykırılıklarda cezanın uygulanmasına ilişkin yaklaşımda değişikliğe gidilerek satış sonrası hizmetler konusunda yaşanan tüketici mağduriyetlerinin azaltılması hedeflenmektedir.

Ayrıca devre tatil/devre mülk satışı hakkında yapılan düzenleme ile madde metni daha açık ve belirli hale getirilmektedir.

Madde Mevcut hüküm Yeni Hüküm Gerekçe
Madde 17 Madde 63/I 

“Ticari reklamlarda uyulması gereken ilkeleri belirleme ve haksız ticari uygulamalara karşı tüketiciyi korumaya yönelik düzenlemeleri yapma, bu hususlar çerçevesinde inceleme ve gerektiğinde denetim yapma, inceleme ve denetim sonucuna göre durdurma veya aynı yöntemle düzeltme veya idari para cezası veya gerekli görülen hâllerde de üç aya kadar tedbiren durdurma cezası verme hususlarında görevli bir Reklam Kurulu oluşturulur. Kurul tedbiren durdurma kararı verme yetkisini Reklam Kurulu Başkanına devredebilir. Kurulun kararları Bakanlıkça uygulanır.”

Madde 63/I 

“Ticari reklamlarda uyulması gereken ilkeleri belirleme ve haksız ticari uygulamalara karşı tüketiciyi korumaya yönelik düzenlemeleri yapma, bu hususlar çerçevesinde inceleme ve gerektiğinde denetim yapma, inceleme ve denetim sonucuna göre durdurma veya aynı yöntemle düzeltme veya idari para cezası veya gerekli görülen hâllerde de üç aya kadar tedbiren durdurma cezası ya da içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararı verme hususlarında görevli bir Reklam Kurulu oluşturulur. Kurul tedbiren durdurma kararı verme yetkisini Reklam Kurulu Başkanına devredebilir. Kurulun kararları Bakanlıkça uygulanır.”

6502 sayılı Kanunun 77’nci maddesinin on ikinci fıkrasının beş ve devamı cümlelerinde yer alan Reklam Kurulunun erişimin engellenmesi yetkisine ilişkin düzenlemenin kamu yararı amacına uygun olmakla birlikte yetkinin kullanımına ilişkin belirlenen usulün ölçülülük ilkesinin alt ilkelerinden olan gereklilik ilkesine aykırılığı nedeniyle 27/10/2023 tarihli ve 32352 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13/9/2023 tarihli ve E:2022/70, K:2023/152 sayılı kararı ile iptal edilmesi dolayısıyla mahkeme kararı gerekçesinde yer alan hususlar doğrultusunda konuya ilişkin düzenleme yapılması ihtiyacı hasıl olmuştur. Bu çerçevede Kanunun 77’nci maddesinin on ikinci fıkrasında düzenlenen idari cezalar yanında getirilen düzenlemeyle içeriğin çıkarılması ve erişimin engellenmesine ilişkin tedbirler de Reklam Kurulunun yetkilerine dahil edilmektedir.
Madde 18 Madde Başlığı- Ceza hükümleri Madde Başlığı- Yaptırım Hükümleri 6502 sayılı Kanunun 77’nci maddesinde adli ve idari yaptırımlar ile güvenlik tedbirlerine yer verildiğinden madde başlığında yer alan “ceza” terimi yerine tedbirleri de içerebilecek şekilde genel ve kapsayıcı bir terim olarak “yaptırım” ibaresine yer verilmek suretiyle madde başlığı “yaptırım hükümleri” şeklinde değiştirilmektedir.

Kabahatin haksızlık içeriği ve fiilin ağırlığı ile orantılı olmasını teminen idari yaptırımlarda değişiklik yapılmaktadır.

Satışından kaçınılan mal veya hizmet için öngörülen idari para cezasının satış fiyatı dikkate alındığında çoğu zaman yetersiz kaldığı, bu durumun cezaların caydırıcılık özelliğini karşılamadığı görülmektedir. Bu itibarla, Kanunun 77’nci maddesinin birinci fıkrası iki bende bölünerek (b) bendinde satıştan kaçınılan mal veya hizmet için halihazırda yürürlükte bulunan ceza tutarının altında kalmayacak bir tutar alt sınır olarak belirlenmekte ve mal veya hizmetin satış bedeli ile orantılı bir idari para cezası uygulanması öngörülmektedir. Diğer taraftan, söz konusu fıkranın (a) bendinde yer alan idari para cezası tutarı da (b) bendinde alt sınır olarak yer alan tutarla uyumlu hale getirilmektedir.

Kanunun 58 inci maddesi uyarınca, üretici ve ithalatçılar satış sonrası bakım ve onarım hizmeti sunma yükümlülüğünü yetkili servis istasyonları aracılığıyla yerine getirmektedir. Halihazırda aykırılık sayısı dikkate alınmaksızın üretici ya da ithalatçılar hakkında yetkili servis istasyonu başına maktu idari para cezası uygulanmaktadır. Yapılan değişiklik ile ceza sistematiği aykırı işlem sayısı esas alınarak yeniden düzenlenmekte, bu sayede cezaların caydırıcı ve tüketici mağduriyeti ile orantılı olması hedeflenmektedir.

24/3/2022 tarihli ve 7392 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile Kat Mülkiyeti Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 15 inci maddesi ile 6502 sayılı Kanunun 77 nci maddesinin on ikinci fıkrasına eklenen beş, altı, yedi, sekiz ve dokuzuncu cümlelerinde yer alan Reklam Kurulu tarafından verilen erişimin engellenmesi kararına ilişkin olarak; 27/10/2023 tarihli ve 32352 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13/9/2023 tarihli ve E:2022/70, K:2023/152 sayılı kararında Reklam Kurulunun erişimin engellenmesi yetkisine ilişkin düzenlemenin kamu yararı amacına uygun olmakla birlikte yetkinin kullanımına ilişkin belirlenen usulün ölçülülük ilkesinin alt ilkelerinden olan gereklilik ilkesine aykırılığı nedeniyle ilgili cümlelerin iptallerine karar vermiş olup. Mahkemece söz konusu cümlelerin iptal edilmeleri nedeniyle doğacak hukuksal boşluğun kamu yararını ihlal edecek nitelikte görülmesi dolayısıyla iptal hükümlerinin kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesi kararında yer verilen gerekçede özetle; Kurula, Kanunun 61 inci maddesinde açıkça gösterilen yükümlülüklere aykırılık teşkil eden ticari reklamlardan kaynaklı olarak erişimin engellenmesi kararı verme yetkisinin tanınmasıyla tüketiciyi aldatıcı veya onun tecrübe ve bilgi noksanlıklarını istismar edici, can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürücü, şiddet hareketlerini ve suç işlemeyi özendirici, kamu sağlığını bozucu, hastaları, yaşlıları, çocukları ve engellileri istismar edici içeriklerin yayımının önlenmesi suretiyle kamu düzeninin sağlanmasının ve kişilik haklan ile başkalarının şöhret ve haklarının korunmasının amaçlandığı, bu itibarla kurallarla ifade özgürlüğüne yönelik öngörülen sınırlamanın anayasal anlamda meşru bir amaca dayandığı, internet ortamında yer alan 61 inci maddede gösterilen yükümlülüklere aykırı nitelikteki ticari reklamlara erişimin engellenmesi suretiyle tüketicinin yanıltılmasının ve istismar edilmesinin önlenmesi suretiyle hizmet ve ürün piyasalarının işleyişinin düzenli ve sağlıklı biçimde sağlanması biçimindeki çalışma ve özel teşebbüs kurma özgürlüğünün sınırlanmasına yönelik anayasal açıdan meşru bir amaca sahip olduğu, dava konusu kurallarla verinin geniş kitlelere aracısız olarak hızlı bir şekilde aktarılabildiği internet ortamında, içeriğinden dolayı kişileri aldatıcı, kamu düzenini bozucu, haksız rekabete yol açabilecek nitelikteki ticari reklamların kolay ve süratli bir yöntemle yayından çıkarılmasının sağlanmasının amaçlandığı, bu itibarla kuralların demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırılık taşımadığı, kamu makamlarının temel hak ve özgürlüklere müdahale ederken sınırlamaya yönelik meşru amacı gerçekleştirmeye sadece en elverişli değil ayrıca en uygun aracı seçme yükümlülüğü bulunduğu, davaya konu düzenlemeler ile Reklam Kuruluna, 6502 sayılı Kanunun 61 inci maddesinde düzenlenen yükümlülüklere aykırılığın internet ortamında gerçekleşmesi durumunda ihlalin gerçekleştiği yayın, kısım, bölüm ile ilgili olarak URL vb. şeklinde erişimin engellenmesi karan verebilme yetkisi tanındığı, bu şekilde tanımlanan erişim engelleme yetkisinin ticari reklam bağlamındaki içeriğe sınırlı olarak erişim engelleme kararı verilebilmesinin ötesinde bu içeriğin yer aldığı yayın, kısım ya da bölümün tamamına erişimin engellenmesi biçimde uygulanabileceği, bu çerçevede kurallarda öngörülen sınırlama biçiminin, erişimi tümden engellenen yayın, kısım ya da bölümün kullanıcıları bakımından, ifade özgürlüğü ile çalışma ve özel teşebbüs kurma özgürlüğünün kullanımının tamamen ortadan kaldırılmasına yol açacak bir nitelik taşıdığı, kurallarda bu düzeyde bir sınırlamaya başvurulmadan Önce içeriğin yer aldığı internet sitesi işleticisine ilgili içerik hakkında bilgilendirmede bulunulması, içerik sahibine bildirimde bulunulmasının sağlanması ya da içeriğin kaldırılmasının ihtar edilmesi gibi internet sitesinin tümüne yönelik erişim engeli getirilmeden uygulanabilecek herhangi bir alternatif sınırlama yöntemi bulunmadığı, bu itibarla dava konusu kurallarda, ifade özgürlüğü ile çalışma ve özel teşebbüs kurma Özgürlüğünün sınırlanması suretiyle ulaşılmak istenen amaca daha hafif bir sınırlama ile ulaşılmasını mümkün kılabilecek, daha az zarara yol açabilecek alternatif yöntemlerin düzenlememiş olmasının kurallarla öngörülen sınırlamanın ölçülülük anlamında gereklilik ilkesini sağlamadığı, ifade edilmektedir. Bu çerçevede. Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ve gerekçesi dikkate alınarak iptal edilen hükümler yerine yapılacak yeni düzenlemelerde kural olarak erişimin engellenmesi kararı verilmeden önce aykırı içeriğin çıkarılmasına yönelik bildirimde bulunma mekanizması getirilmektedir. Reklam Kurulu içeriğin çıkarılması ve içeriğin belirlenen sürede çıkarılmaması halinde erişimin engellenmesi ya da doğrudan erişimin engellenmesi kararı olmak üzere iki tür karar verebilecektir. Tüketici mağduriyetlerini önlemek amacıyla bildirimde bulunulamama hali ile sınırlı olmak üzere istisnai bir hal olarak Reklam Kurulu, doğrudan reklama ilişkin erişimin engellenmesine karar verebilecektir. Madde kapsamdaki Kurul kararlarının uygulanmasında; öncelikle ilgili internet sayfalarındaki iletişim araçları, alan adı, IP adresi ve benzeri kaynaklarla elde edilen bilgiler üzerinden elektronik olarak iletişim kurulabilecek araçlar ile aykırılık konusu içeriğin yirmi dört saat içerisinde çıkarılması, aksi durumda içeriğe erişimin engelleneceği hususu bildirilecektir. Bu bildirime rağmen aykırı içeriğin çıkarılmaması halinde veya doğrudan erişimin engellenmesi kararı verilmesi halinde ilgili kararlar uygulanmak üzere Erişim Sağlayıcıları Birliğine gönderilecektir. Anayasa Mahkemesi kararında yer alan ifade özgürlüğü ile çalışma ve özel teşebbüs kurma özgürlüğünün kullanımının ortadan kaldırılmasına ilişkin çekinceler dikkate alınarak erişimin engellenmesi kararının esas olarak aykırılığın gerçekleştiği içerikle sınırlı olarak verileceği, istisnai ve teknik olarak aykırılığa ilişkin içeriğe erişimin engellenmesi yapılamadığı veya ilgili içeriğe erişimin engellenmesi yoluyla aykırılığın önlenemediği durumlarda, internet sitesinin tümüne yönelik olarak erişimin engellenmesi kararı verilebileceği düzenlenmektedir.

  Madde 77/I –

“Bu Kanunun 4 üncü, 6 ncı, 7 nci, 18 inci, 19 uncu, 20 nci, 21 inci, 26 ncı, 30 uncu, 35 inci, 49 uncu, 51 inci, 52 nci, 54 üncü ve 57 nci maddeleri ve 48 inci maddesinin ikinci, üçüncü, dördüncü, altıncı ve yedinci fıkralarında belirtilen yükümlülüklere aykırı hareket edenler ile 8 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca malları süresinde teslim veya monte etmeyenler hakkında aykırılığı tespit edilen her bir işlem veya sözleşme için iki yüz Türk Lirası idari para cezası uygulanır.”

Madde 77/I –

“(1) Bu Kanunun;

a) 4 üncü, 7 nci, 18 inci, 19 uncu, 20 nci, 21 inci, 26 ncı, 30 uncu, 35 inci, 49 uncu, 51 inci, 52 nci, 54 üncü, 57 nci maddeleri ve 48 inci maddesinin ikinci, üçüncü, dördüncü, altıncı ve yedinci fıkralarında belirtilen yükümlülüklere aykırı hareket edenler ile 8 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca malları süresinde teslim veya monte etmeyenler hakkında aykırılığı tespit edilen her bir işlem veya sözleşme için iki bin iki yüz Türk Lirası,

b) 6 ncı maddesine aykırı olarak bir mal veya hizmetin satışından kaçınanlar hakkında aykırılığı tespit edilen her bir işlem veya sözleşme için iki bin iki yüz Türk Lirasından az olmamak üzere satışından kaçınılan mal veya hizmetin tüm vergiler dahil toplam satış fiyatının yüzde onu kadar, idari para cezası uygulanır.”

 
  Madde 77/X (b)-

b)58 inci maddesine aykırı davranan üretici ve ithalatçılar hakkında;

1) Satış sonrası hizmet yeterlilik belgesinin alınmaması durumunda üç yüz on beş bin Türk Lirası,

2) Bakanlıkça oluşturulan sisteme kayıt yapılmaması veya kaydın güncellenmemesi durumunda beş bin Türk Lirası,

3) Satış sonrası hizmet yeterlilik belgesi alındıktan sonra asgari servis istasyonu sayısının sağlanamadığı durumlarda eksik kalan her bir servis istasyonu için otuz beş bin Türk Lirası,

4) Servis istasyonlarında tespit edilen eksiklik ve aykırılıklarla ilgili olarak her bir servis istasyonu için beş bin Türk Lirası,

idari para cezası uygulanır.”

Madde 77/X (b)-

“b) 58 inci maddesinin,

1) İkinci fıkrasına aykırı hareket eden üretici ve ithalatçılar hakkında; satış sonrası hizmet yeterlilik belgesi alınmaması durumunda bir milyon yüz on beş bin Türk Lirası, Bakanlıkça oluşturulan sisteme kayıt yapılmaması veya kaydın güncellenmemesi durumunda her bir servis istasyonu için on sekiz bin Türk Lirası,

2) Beşinci fıkrasına aykırı olarak her türlü mecra ve faaliyetlerinde kolaylıkla görülebilir ve okunabilir şekilde “özel servis” ibaresini kullanmayan özel servis istasyonları hakkında on sekiz bin Türk Lirası,

3) Sekizinci fıkrasına aykırı olarak satış sonrası hizmet yeterlilik belgesinin geçerlilik süresi boyunca asgari servis istasyonu sayısını sağlamayan üretici ve ithalatçılar hakkında eksik kalan her bir servis istasyonu için yüz yirmi dört bin Türk Lirası,

idari para cezası uygulanır.”

 
  Madde 77/X (c)-

“58 inci maddesinin beşinci fıkrası hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında beş bin Türk Lirası idari para cezası uygulanır.”

Madde 77/X (c)-

“58 inci maddesinde yer alan ve bu fıkranın (b) bendinde yaptırıma konu edilenler dışındaki yükümlülüklere aykırı hareket eden üretici, ithalatçı veya özel servis istasyonları hakkında aykırılığı tespit edilen her bir işlem için iki bin iki yüz Türk Lirası idari para cezası uygulanır.”

 
  Madde 77/XII-

“Bu Kanunun 61 inci maddesinde belirtilen yükümlülüklere aykırı hareket eden reklam verenler, reklam ajansları ve mecra kuruluşları hakkında durdurma veya aynı yöntemle düzeltme veya idari para cezası ve gerekli görülen hâllerde de üç aya kadar tedbiren durdurma cezası uygulanır. Reklam Kurulu, ihlalin niteliğine göre bu cezaları birlikte veya ayrı ayrı verebilir…”

Madde 77/XII-

“Bu Kanunun 61 inci maddesinde belirtilen yükümlülüklere aykırı hareket eden reklam verenler, reklam ajansları ve mecra kuruluşları hakkında durdurma veya aynı yöntemle düzeltme veya idari para cezası ve gerekli görülen hâllerde de üç aya kadar tedbiren durdurma cezası uygulanır. Reklam Kurulu, ihlalin niteliğine göre bu fıkradaki yaptırım kararları birlikte veya ayrı ayrı verebilir…”

 
  Madde 77/XII-

“…Bu cezalarla birlikte aykırılığın internet ortamı üzerinden gerçekleştirilmesi hâlinde, ihlalin gerçekleştiği yayın, kısım, bölüm ile ilgili olarak (URL vb. şeklinde) erişimin engellenmesine Reklam Kurulu tarafından karar verilebilir. Ancak, teknik olarak ihlale ilişkin içeriğe erişimin engellenmesi yapılamadığı veya ilgili içeriğe erişimin engellenmesi yoluyla ihlalin önlenemediği durumlarda, internet sitesinin tümüne yönelik olarak erişimin engellenmesi kararı verilebilir. Bu karar uygulanmak üzere 4/5/2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun 6/A maddesi gereğince Erişim Sağlayıcıları Birliğine gönderilir. Bu karara karşı sulh ceza hakimliğine başvurulabilir. Sulh ceza hakimliğince verilen karara karşı 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz edilebilir.”

Madde 77/XII-

“…Aykırılığın internet ortamı üzerinden gerçekleşmesi halinde Reklam Kurulu; içeriğin çıkarılması için ilgili internet sayfasındaki iletişim araçları, alan adı, IP adresi ve benzeri kaynaklarla elde edilen bilgiler üzerinden, elektronik olarak iletişim kurulabilecek araçlar ile bildirimde bulunulmasına, bu bildirime rağmen yirmi dört saat içinde içeriğin çıkarılmaması halinde erişimin engellenmesine karar verebilir. Muhataba bildirimde bulunulamaması hali ile sınırlı olmak üzere doğrudan erişimin engellenmesine karar verilebilir. Erişimin engellenmesi kararı uygulanmak üzere Erişim Sağlayıcıları Birliğine gönderilir. Erişimin engellenmesi kararı esas olarak aykırılığın gerçekleştiği içerikle sınırlı olarak verilir. Ancak, teknik olarak aykırılığa ilişkin içeriğe erişimin engellenmesi yapılamadığı veya ilgili içeriğe erişimin engellenmesi yoluyla aykırılığın önlenemediği durumlarda, internet sitesinin tümüne yönelik olarak erişimin engellenmesi kararı verilebilir.”

 
Madde 19 Geçici Madde 3/II 

“Bu maddenin yayımı tarihi itibarıyla yapı ruhsatı alınmış olan devre tatile konu taşınmazlarda, bu maddenin yayımı tarihinden itibaren beş yıl süresince ön ödemeli usulle satış da dâhil olmak üzere devre mülk, mülkiyet payına bağlı ayni hak sağlayan devre tatil veya şahsi hak sağlayan devre tatil satışı yapılabilir.”

Geçici Madde 3/II 

“Bu maddenin yayımı tarihi itibarıyla yapı ruhsatı alınmış olan devre tatile konu taşınmazlarda, bu maddenin yayımı tarihinden itibaren beş yıl süresince ön ödemeli usulle satış da dâhil olmak üzere devre mülk, mülkiyet payına bağlı ayni hak sağlayan devre tatil veya şahsi hak sağlayan devre tatil satışı yapılabilir, kooperatif veya ticaret şirketi ortaklığı ya da dernek veya vakıf üyeliği suretiyle devre tatil hakkı tanınabilir, devre tatil konu mal üzerinde ayni hak sahibi olmayanlar devre tatil satışı yapabilir.”

6502 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesinde yapılan değişiklikle yapı ruhsatı alınmış olan devre tatile konu taşınmazlarda, 1/4/2022 tarihinden itibaren beş yıl süresince ön ödemeli usulle satış da dâhil olmak üzere devre mülk, mülkiyet payına bağlı ayni hak sağlayan devre tatil veya şahsi hak sağlayan devre tatil satışı yapılabileceği, kooperatif veya ticaret şirketi ortaklığı ya da demek veya vakıf üyeliği suretiyle devre tatil hakkı tanınabileceği, devre tatile konu mal üzerinde ayni hak sahibi olmayanların devre tatil satışı yapabileceği açıkça ifade edilmektedir.

 

  1. 6585 Sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’da Yapılan Değişiklikler

6585 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda yapılan değişiklikle fahiş fiyat artışı ve stokçuluk eylemleri için öngörülen idari para cezası tutarlarının yükseltilmesi ve böylece Kanun kapsamında gerçekleştirilen denetimlerin etkinliğinin ve denetimler neticesinde uygulanan idari yaptırımların caydırıcılığının artırılması amaçlanmaktadır.

Madde Mevcut hüküm Yeni Hüküm Gerekçe
Madde 20 Madde 18/I (k),

Ek 1 inci maddesinin birinci fıkrasına aykırı hareket edenlere her bir aykırılık için on bin Türk lirasından yüz bin Türk lirasına kadar; ikinci fıkrasına aykırı hareket edenlere ise her bir aykırılık için yüz bin Türk lirasından iki milyon Türk lirasına kadar idari para cezası verilir.”

Madde 18/I (k)-

“Ek 1 inci maddesinin birinci fıkrasına aykırı hareket edenlere her bir aykırılık için yüz bin Türk Lirasından bir milyon Türk Lirasına kadar; ikinci fıkrasına ayları hareket edenlere ise her bir aykırılık için bir milyon Türk Lirasından on iki milyon Türk Lirasına kadar”

 

Maddeyle, 6585 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 18 inci maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde yer alan idari para cezası tutarları ve yedinci fıkrada öngörülen idari para cezası hadleri yükseltilerek. Kanun kapsamında gerçekleştirilen denetimlerin etkinliğinin ve denetimler neticesinde uygulanan idari yaptırımların caydırıcılığının artırılması, bu sayede, sektörün mevzuata uyumunun sağlanması amaçlanmaktadır.

Ayrıca, beşinci fıkrada yapılan değişiklik ile stokçulukla daha etkin bir şekilde mücadele edebilmek, idari yaptırımların caydırıcılığını artırabilmek amacıyla Bakanlığa, bir takvim yılı içinde en az üç defa stokçuluk yaptığı tespit edilen ve idari para cezası uygulanan üretici, tedarikçi ve perakende işletmelere idari tedbir niteliğinde bir idari yaptırım olan kapatma cezası verme yetkisi alınmaktadır. Söz konusu idari tedbirin süresi yaptırımın ölçülülüğünün sağlanmasını teminen azami altı gün olarak belirlenmektedir.

  Madde 18/V 

“Bu maddenin birinci fıkrasının (a), (c), (ç), (g), (ı), (i), (j) ve (k) bentlerinde belirtilen idari para cezalarının verilmesini gerektirir aykırılığın bir takvim yılı içinde tekrarı hâlinde, her bir tekrar için bir önceki cezanın iki katı idari para cezası uygulanır. Bu hüküm nispi idari para cezaları hakkında uygulanmaz.”

Madde 18/V 

“Bu maddenin birinci fıkrasının (a), (c), (ç), (g), (ı), (i), (j) ve (k) bentlerinde belirtilen idari para cezalarının verilmesini gerektirir aykırılığın bir takvim yılı içinde tekrarı hâlinde, her bir tekrar için bir önceki cezanın iki katı idari para cezası uygulanır. Bu hüküm nispi idari para cezaları hakkında uygulanmaz. Bakanlık, ek 1 inci maddenin ikinci fıkrasına bir takvim yılı içinde en az üç defa aykırı hareket ederek idari para cezası uygulanan üretici, tedarikçi ve perakende işletmelerin iş yerlerini altı güne kadar kapatmaya yetkilidir.”

 
  Madde 18/VII 

“Bu maddede belirtilen idari para cezalarının bir takvim yılına ilişkin toplam tutarı; işletmenin küçük ölçekli olması durumunda beş milyon Türk lirasından, orta ölçekli olması durumunda elli milyon Türk lirasından, büyük ölçekli olması durumunda iki yüz elli milyon Türk lirasından fazla olamaz. Bu tutar, her yıl, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından bir önceki yıla ilişkin olarak 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi uyarınca tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında, takvim yılı başından geçerli olmak üzere artırılır.”

Madde 18/VII 

“Bu maddede belirtilen idari para cezalarının bir takvim yılına ilişkin toplam tutarı; işletmenin küçük ölçekli olması durumunda yirmi milyon Türk lirasından, orta ölçekli olması durumunda iki yüz milyon Türk lirasından, büyük ölçekli olması durumunda bir milyar Türk lirasından fazla olamaz. Bu tutar, her yıl, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından bir önceki yıla ilişkin olarak 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi uyarınca tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında, takvim yılı başından geçerli olmak üzere artırılır.”

 
  1. 7223 Sayılı Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu’nda Yapılan Değişiklikler

7223 sayılı Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanununda yapılan değişiklikle güvensiz ürün ihraç eden firmalara caydırıcı cezalar verilmesi amaçlanmaktadır.

Madde Mevcut hüküm Yeni Hüküm Gerekçe
Madde 21 Madde 20/IV 

“2 nci maddenin dördüncü fıkrasına aykırı ürün ihraç edenlere, uygunsuzluğa konu ürünün gerçekleşen FOB bedelinin %5’inden %25’ine kadar tekabül eden miktarda Türk lirası idari para cezası uygulanır.”

Madde 20/IV

“2 nci maddenin dördüncü fıkrasına aykırı ürün ihraç edenlere, ürün güvenliğine ilişkin aykırılıkta 240.566 Türk Lirasından 2.405.665 Türk Lirasına kadar, diğer aykırılık durumlarında 96.226 Türk Lirasından 962.265 Türk Lirasına kadar idari para cezası uygulanır.”

7223 sayılı Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanununun 20’nci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca FOB bedelinin tespitinde yaşanan güçlükler ve ihraç edilen ürünlere ilişkin FOB bedelinin, ihraç edilmesi hedeflenen ürünlere ilişkin Türk Lirası aralıklarından daha düşük kalması sebebiyle idari para cezasının tespitinde piyasaya arz edilen güvensiz ürünlere ilişkin idari para cezalarının esas alınması amaçlanmaktadır.

 


The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.

First published by Mondaq on 14 May 2024.

Sosyal Medyada Paylaş: