I. Yaptırım Kavramı
Yaptırımlar, çeşitli gerekçelerle ülkeler, uluslararası veya uluslarüstü organizasyonlar tarafından ülkelere, bir ülkedeki belirli bir sektöre ya da gerçek/tüzel kişilere uygulanabilmektedir. Yaptırımlar; ticari ve finansal yaptırımları içeren ekonomik yaptırımlar, kişilerin serbest dolaşımına ilişkin yaptırımlar ya da diplomatik yaptırımlar olarak sınıflanmaktadır.
Bu kapsamda, gerçek/tüzel kişilere, ilgili sektörlere veya ülkelere karşı ithalat ve/veya ihracat için gümrük vergisi, kota, ambargo, gümrük dışı vergiler, mal varlığının dondurulması, ülkenin finansal sistemine erişimin kısıtlanması, ülkeye giriş/çıkış yasakları, vize kısıtlamaları veya diplomatik ilişkileri kesme gibi çeşitli yaptırımlar uygulanabilmektedir.
Yaptırımlar birincil veya ikincil yaptırımlar olarak karşımıza çıkabilir. Birincil yaptırımlar, yaptırımı uygulayan ülkede yerleşik gerçek/tüzel kişilerin, belirli ülkeler ya da gerçek/tüzel kişiler ile gerçekleştireceği işlemleri yasaklar. İkincil yaptırımlar ise yaptırımı uygulayan ülke ile bağlantısı olmayan gerçek/tüzel kişilerin ülkenin yetkisi dışında gerçekleştirdiği işlemlerini yasaklar.
II. 14 Aralık 2020 Tarihli CAATSA Yaptırımları
ABD özelince, ABD Hazine Bakanlığı’na bağlı Yabancı Varlıkları Kontrol Ofisi (Office of Foreign Assets Control, “OFAC”) yaptırıma tabi olan kişileri (Specifically Designated Nationals and Blocked Persons, “SDN”) ve yasaklanan sektörleri (Sectoral Sanctions Identifications, “SSI”) yayınladığı listeler ile belirlemektedir.
ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası olarak Türkçe’ye çevrilebilecek olan ‘‘Countering America’s Adversaries Through Sanctions Act’’ (CAATSA) 2017’de yürürlüğe girerek Rusya, İran ve Kuzey Kore’ye son dönemde uygulanan yaptırımların dayanağı haline gelmiştir.
CAATSA kapsamında şimdiye kadar çeşitli İranlı, Rus ve Kuzey Koreli kurum, kuruluş ile gerçek ve tüzel kişilere çeşitli yaptırımlar uygulanmıştır. 20 Eylül 2018 tarihinde CAATSA kapsamında ilk kez bir ikincil yaptırım Çin’e ait iki askeri kuruluşa ve çeşitli Çin devlet görevlilerine Rusya’dan Su-35 uçakları ve S-400 hava savunma sistemleri alınması dolayısıyla uygulanmıştır.
CAATSA’nın 231. maddesi, Rusya savunma veya istihbarat makamları ile önemli olarak nitelendirilebilecek olan işlemler yapmış olan kişi ve/veya kurumlara yaptırım uygulanmasını düzenlemektedir.
CAATSA’nın 235. maddesi ise 231. maddenin ihlali dolayısıyla uygulanabilecek 12 farklı yaptırım düzenlemektedir. Bu yaptırımlar özetle aşağıdaki şekilde sıralanmıştır:
- İhracat-ithalat bankası desteğinin kesilmesi,
- Mal ve teknoloji ihracatı yasağı,
- ABD finansal kuruluşlarından kredi tedarikine ilişkin yasak,
- Uluslararası finansal kuruluşlardan kredi verilmesine ilişkin yasak,
- Finansal kuruluşlara ABD Merkez Bankası ile doğrudan alışveriş yapma izni verilmemesi,
- İhale ya da sözleşme yapılmasına ilişkin yasak,
- Döviz üzerinden işlem yapılmasına ilişkin yasak,
- Finansal kurumlar ve bankalar arasında ödeme ya da kredi transferlerine ilişkin yasak
- ABD topraklarında gayrimenkul edinmeye ilişkin yasak,
- ABD kişi ve kurumları ile sermaye ya da borç alışverişine ilişkin yasak,
- ABD’ye vize yasağı,
- Yaptırım kapsamında alınan kurumların üst düzey görevlilere de yaptırım uygulanması.
2021 Mali yılına ilişkin ABD Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası (National Defense Autrorization Act) hem ABD Senatosundan hem de Temsilciler Meclisinden ABD Başkanının veto edemeyeceği bir çoğunlukla geçmiş bulunmaktadır. Söz konusu yasada, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 satın alması CAATSA’nın 231. maddesi kapsamında önemli nitelikte bir işlem olarak değerlendirilmiş, ABD Başkanına taslağın yasalaşmasından itibaren 30 gün içerisinde CAATSA’nın 235. maddesine göre 5 ya da daha fazla yaptırım uygulaması zorunluluğu getirmiştir.
Yine aynı yasaya göre, yaptırımların kaldırılması için Türkiye’nin S-400 sisteminin Türkiye içinde operasyonel olmadığını kanıtlaması gerekmektedir. Bahsi geçen yasa, her ne kadar ABD Başkanı tarafından veto edilmişse de ABD Kongresi ve Senato tarafından onaylanmış ve 1 Ocak 2021 tarihi itibariyle yasalaşmıştır[1].
ABD, Türkiye’ye yaptırım uygulanmasını düzenleyen 2021 Mali yılına ilişkin ABD Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası henüz yasalaşmadan, 14 Aralık 2020 tarihinde Türkiye’ye S-400 hava savunma sistemlerinin Rus Rosoboronexport’dan satın alınması gerekçesiyle yaptırım uygulama kararı almıştır.
CAATSA’nın 231. maddesi kapsamında uygulanan yaptırımlar T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı’nı (“SSB”) ve çeşitli SSB üst düzey görevlilerini hedef almaktadır.
Söz konusu yaptırımlar kapsamında SSB, OFAC yaptırıma tabi olan kişiler (SDN) listesine alınarak aşağıda sayılan yaptırımlara tabi tutulmuştur;
- ABD’ye ait belirli sivil veya askeri ürün ve teknolojilere ilişkin ihracat kısıtlaması,
- 12 aylık bir süre içinde SSB’ye veya listelenen kişilere 10 milyon ABD Dolarını aşan kredi veya borç verilmesine ilişkin kısıtlama,
- SSB’ye Eximbank kredisi vermesine ilişkin kısıtlama ve
- SSB’ye uluslararası finans kuruluşları tarafından kredi sağlanmasına ilişkin kısıtlama.
ABD ayrıca, 4 SSB görevlisine de ABD vizelerine ve ABD’de bulunan varlıklara veya mülklere erişimi tamamen engellenmesi yoluyla yaptırım uygulayarak bu isimleri de SDN listesine eklemiştir.
III. ABD Tarafından Uygulanan CAATSA Yaptırımlarının Hukuki Analizi ve Olası Etkileri
Söz konusu yaptırımlar birçok açıdan türünün ilk örneklerinden birini teşkil etmektedir. Yukarıda da açıklanmış olduğu üzere yaptırımlar, CAATSA’nın 231. maddesi kapsamında uygulanmış sınırlı “ikincil yaptırım” niteliğindedir. Ayrıca bu yaptırımlar, ABD tarafından bir NATO ülkesine uygulanmış ilk yaptırım olma özelliğine de sahiptir.
Hukuki etkileri bakımından söz konusu yaptırımları İran, Venezuela, Rusya gibi ülkelere uygulanan doğrudan ve ülkesel yaptırımlardan ayırmak gerekir. Bu yaptırımlar Türkiye’ye doğrudan değil, yaptırıma tabi kurumlarla girdiği ilişkiler dolayısıyla uygulanmıştır. Ayrıca bu yaptırımlar, nihayetinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni hedef alsa da doğrudan uygulanan ülkesel yaptırımlar değil, belirli kişi ve kurumları hedef alan sınırlı kapsamlı yaptırımlardır.
Yukarıda açıklanmış olan yaptırımlardan vize yasağı, Eximbank kredi yasağı, uluslararası finans kuruluşlarından kredi alınması yasağı gibi yaptırımlar sembolik olarak nitelendirilebilecek yaptırımlardır. Bu yaptırımların Türk Savunma Sanayii üzerinde önemli bir olumsuz etki yaratması beklenmemektedir.
Bununla birlikte, Türk savunma sanayii bakımından kritik önemde olan yaptırımın ABD’den yapılacak ürün ve teknolojilerin ihracını engelleyen yasak olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu yasak askeri ürün ve teknolojilere ilave olarak sivil ürün ve teknolojileri de kapsamaktadır.
Ayrıca, bu yasak sadece ABD tarafından ihraç edilecek ürün ve teknolojileri değil, içerisinde %25’ten fazla ABD ürün ve teknolojisi olan üçüncü ülke ürün ve teknolojilerini de kapsamaktadır. Örneğin, Almanya’dan ithal edilen bir ürün veya teknolojinin içerisinde %25 veya daha fazla oranda ABD ürün veya teknolojisi varsa, söz konusu yaptırım kapsamında adı geçen Alman ürününü veya teknolojisini de ithal etmesi mümkün olmayacaktır. Bu bakımdan söz konusu ihracat yasağının olumsuz etkisinin projelerdeki ve envanterdeki yabancı ürün ve teknolojiler dikkate alınarak hesaplanması gerekmektedir.
Söz konusu yaptırımların SSB’nin iştirakleri ve devam eden projeler bakımından etki doğurup doğurmayacağı konusunda henüz netleşen bir açıklama bulunmamaktadır. Bu konulara ilişkin olarak OFAC tarafından ilave açıklama yapılması ve uygulamanın bu açıklamalara göre şekillenmesi beklenmektedir.
Yaptırımların SSB ile yapılacak bütün işlemlere hukuken bir yasak getirmediğini belirtmek gerekir. Söz konusu yaptırımlar, SSB ile her türlü işlemi yasaklayan bir yaptırım değil sadece belirli nitelikteki işlemleri yasaklayan bir yaptırımdır.
ABD tarafından uygulanan 14 Aralık 2020 tarihli yaptırımlar bakımından altı çizilmesi gereken bir diğer husus ise bu yaptırımların herhangi bir şekilde Milli Savunma Bakanlığı (“MSB”), Türk Silahlı Kuvvetleri (“TSK”) veya başka bir askeri birimi kapsamadığıdır. Bu çerçevede, söz konusu yaptırımlar MSB ve/veya TSK’nın imzalayacağı sözleşmeleri ve yaptırım kapsamında olmayan Türk ve/veya yabancı şirketlerin MSB ve/veya TSK ile yapacağı işlemleri etkilemeyecektir. Ayrıca, MSB ve TSK envanterindeki ürün ve teknolojilerin de bu yaptırımlardan etkilenmesi beklenmemektedir.
[1]https://www.congress.gov/bill/116th-congress/house-bill/6395